What's up?
Ne haber?
Whatsapp proves an incredibly popular and useful communication tool. My Turkish students actually introduced me to this app, and now I arrange almost all of our English lessons in Istanbul this way. After reading a few of my chat transcripts, I noticed how this technology raises expectations for (1) immediate contact, (2) wide availability, and (3) flexibility to change both the time and location of meetings at a minute's notice. Maybe a phone call would be faster but who receives or gives phone calls anymore? Instead of phone calls or SMS, almost everyone writes on Whatsapp from smartphones. This either speeds up or slows down communication, depending on the person's proclivity to act on their words.
Nothing beats free. And that's the primary reason to use services like Whatsapp and Viber because they just require a WIFI or 3g connection. When someone calls or sends me an SMS, I can add them to my contacts. Then, if they have a Whatsapp account, the green icon pops up. Anyone who doesn't have Whatsapp or Viber probably lacks a smartphone. Secondly, Whatsapp lines up all of the conversations in a vertical scroll-down list: beauty in simplicity. I also like to pepper my chats with a variety of images. Thirdly, as I joke with my sister, Whatsapp is a stalker's dream because the symbols satisfy our desire to know when someone's online: a clock indicates that the message entered has not been sent due to no network connection, the single check mark shows that the message was sent but not seen, and the double check mark confirms that the message was sent and seen. For recipients, this makes it difficult to ignore a message without being obvious. Hopefully, the sender accepts the person may be busy. But I would not be surprised if the service later creates the option to hide this information on availability.
Basically, Whatsapp allows me to give Turks an opportunity to practice English and functional communication skills. For example , we get in touch, set a time, arrange meetings, discuss needs and goals, consider lessons, reschedule lessons, keep in touch, and give thanks. Here I attempt to translate a list of Turkish phrases found in Whatsapp chats. After relying quite heavily on Google Translate, I expect mistakes so please comment to improve the quality of this Turkish-English translation. Thanks, and I hope to write to you on Whatsapp soon!
Get in touch | |
Cep telefonum xxx-xxx-xxxx | My cellphone is xxx-xxx-xxxx |
Whatsapp numaram xxx-xxx-xxxx | My whatsapp number is xxx-xxx-xxxx |
İsterseniz arayabilirim | If you like, I can call |
İstersen şimdi arayın | Call us now if you like |
Ben arkadaşımı numaranı ve mail adresini vereceğim | I'll give you my friend's number and e-mail address |
Mailim americanistanbul@gmail.com | My e-mail is americanistanbul@gmail.com |
Telefon numaran bende kayıtlı | I registered your phone number |
Mailini de aldım teşekkür ederim | Thank you, I got your mail |
Müsait misiniz? | Are you available? |
Müsaitim | I'm available |
Müsaitsen arayabilir miyim 5 dakika içinde? | Can I call you within 5 minutes if you are available? |
Boş zamanı var mı? | Do you have free time? |
Iyi akşamlar | Good evening |
Görüşmek üzere | See you |
Görüşürüz | Bye |
Günaydın | Good morning |
Konuşabiliriz | We can talk |
Numara çıkmadı tanıyamadım desem | I did not recognize the number |
Telefonda konuştuğumuz üzere 2 kişi ders almak istiyoruz | As we talked on the phone, we have two people who want to take lessons |
Orda misiniz? | Are you there? |
Set a time | |
Ne zaman? | When? |
Ne zaman istersen? | When do you want? |
Hangi günü? | Which day? |
Çalısma günleri mi? | Workdays? |
Zamanında olacak | I will be on time |
Geç kaldım | I am late |
Daha sonra | Later |
Daha erken | Earlier |
Başlangıcı gelecek hafta için yapalım o zaman | Let's do it starting next week then |
Perşembe Cuma il dışındayım | I'm out of town on Thursday, Friday |
Muhtemelen geç biter | It probably ends late |
1600 dan sonra da olabilir | After 1600 is possible |
Yarın müsait olursan | Tomorrow if you are available |
Yarın uygun değilse | Tomorrow may not be possible |
Ajandanız nasil gözüküyor öncelikle | First, how does your calendar look? |
İlk etapta ajandalar uygun olur mu? | In the first place, is the schedule suitable? |
Vakit ayıramıyoruz | I do not have time |
Boş zamanım yok | I do not have free time |
Dersane başına geliyor | A tutor comes |
Bu akşam İstanbul'dayım ancak akşam toplantım var | I'm in Istanbul this evening but I have a meeting this evening |
18:30 da Taksim'de | At 18:30 in Taksim |
Arrange meetings | |
Bende ders veriyorum | I'm also giving lessons |
İlk dersimiz için 17'si akşamı nasıl? | How about our first lesson on the evening on the 17th? |
Pazartesi uygun olurum | Monday would suit me |
Toplam Cumartesi Pazar dahil | Include Saturday and Sunday |
Bizde 5 dk ya ordayız | We'll be there in 5 min |
Evet, gelecekler | Yes, they will come |
Senide bekleriz | I'll wait for you |
Randevu için tekrar haberleşiriz | We will communicate again for an appointment |
Nerede? | Where? |
Nerede istersen? | Where do you want? |
Hangi yer? | Which location? |
Yerini konuşuyor musunuz? | Do you speak of the location? |
Kalacak yerim var | I have a place to stay |
Beşiktaş şuan | I'm in Beşiktaş now |
Tribeca'da olurum | I'll be in Tribeca |
Kadıköy tarafındayım | I'm in Kadikoy |
Resim dersleri atölyelerim var | I have drawing lessons at my workshops |
Taksim'de Kadıköy'de Bakırköy'de dilerseniz bu üç dersaneyi boş günlerinde kullanabilirsiniz | If you wish you can use these three classrooms in Taksim, Bakirköy, and Kadikoy on empty days |
Evime hoş geldiniz | Welcome to my home |
İşyerimiz Maslak ta | Our workplace is at Maslak |
Metro ile Gayrettepeden binip İtü durağında inerseniz | If you like, ride the metro to the ITU stop from Gayreteppe |
Plazar çıkışından kolay gelebilirsiniz | You can come easily from the Plaza exit |
Starbucks diye konuşmuştuk? | Did we say Starbucks? |
Yeri bulabildin mi? | Did you find the place? |
Moda'da oturuyorsunuz değil mi? | You're living in Moda, right? |
Biz çalışıyoruz işe yakın olursak iyi olur | We're working so closer to work is better |
Starbucks'a gelebilirseniz uygundur bizim için | If you could come to Starbucks, it would be appropriate for us |
Buradan işe geçeceğiz tekrar | From here we'll be go back to work again |
Burası | Here |
Geliyoruz | We're coming |
Ne zaman ve nerede isterseniz? | When and where do you want? |
Bugün Maslak'ta senin için uygunsa 1600 gibi görüşebiliriz | If you are available, we may meet at 1600 today in Maslak |
Kadıköy'de Cuma günü 2100'da bile görüşebiliriz sizin için de uygun olursa | We can meet at 2100 on Friday in Kadıköy if it's suitable for you |
Çarşamba Nişantaşı'nda gelsem dersin sonrasında görüşebilir miyiz? | If I come after your lesson on Wednesday in Nişantaşı, can we meet? |
Geldiğinizde haber verirseniz bizde oradayız hemen buluşabiliriz | If you notify us when you come, we'll be there and meet |
Discuss needs and goals | |
Ben sana benim ihtiyacimi anlatayım | I'll tell you my needs |
Hedef bir iş görüşmesinde | The target is to express myself in a job interview/business conversation |
Kendimi ifade edecek yabancı dil seviyesine ulaşmak | Achieve the level of foreign language to express myself |
Okullarda İngilizce öğrendik ama başka diller hiç yok | We learned English in school, but there are never any other languages |
Kendimi geliştirmek istiyorum | I want to improve myself |
Duruma göre ararım | What I'm looking for depends on the situation |
Yeni bir teklif var | There is a new offer |
Raporlayacağım müdür Hintli ve Türkçe bilmiyor | The director I am going to report to is Indian and does not speak Turkish |
Yabancı müşterilerile konuş, dinle ve anlam | Talk, listen and understand foreign guests |
Müdürle iletişim İngilizce | Have contact with departments using English |
İle ilgili bilgi vermek rapor hazırlamak | Prepare a report to give information |
Rapor yorumlamak | Interpret reports |
Strateji anlatmak | Explain strategy |
Evet faydalı olabilir | Yes, it may be useful |
Iş sorumluluklarını açıklamak | Explain job responsibilities |
Hedefler yapmak | Make targets |
Ne gerek uygulama | What you need is practice |
Hazırlamak | Prepare |
İhtiyaç | Need |
Amaç | Purpose |
Ajanda | Agenda |
Pratik | Practice |
Bana model olacak bayanları yönlendirebilirsin | Direct the ladies who want to become models to me |
Seyahat ediyorum ve yazısıyorum | I am traveling and I write |
Biraz biliyorum ama çok az | I know a little but very few |
İngilizce temelimiz var | We have basic English |
Benim kendi işyerim var | I have my own business |
Çok arkadaş beraber çalışıyoruz | We are working with a lot of friends |
O orda kullanacak | He will use it there |
3 hafta içinde hizlandirilmis bir desteğe ihtiyacim var | I need accelerated support for the next 3 weeks |
Kelime bilgimin de iyi olduğunu düşünüyorum | I think my vocabulary is good |
Evet İngilizce lazım | Yes, I need English |
Ama profesyonel İngilizce şart değil | But not necessarily professional English |
Temel eğitim seviyem yüksek değil | My basic education level is not high |
ticaret | trade |
Consider English lessons | |
Bilgi vermenizi rica ederim | I would like you to provide information please |
Sence neler yapabiliriz? | What would you do? |
Nasıl uyguluyorsunuz programa bir? | How do you carry out a program? |
Kaç saatlik ders almamız yeterli olabilir? | How many hours can be enough to take the course? |
Hangi gün ve saatlerde İngilizce dersi vermek için uygunsunuz? | Which days and hours are you available for giving English lessons? |
Referans olarak görüşebileceğimiz kişi var midir? | Are there people we can meet as a reference? |
Görüşüp nasıl bir işbirliği yapabiliriz? | Can we discuss how we can cooperate? |
Şartlarınız nedir? | What are your terms and conditions? |
Ücretle ilgili bir değişiklik (indirim) söz konusu olabilir mi? | Is a change of the fee (discount), question, possible? |
Ücreti telefonda | Charge given on the phone |
Ders için kendi adıma param yetmeyecek önce kazanmalıyız | I have to earn money before I will have enough for the course |
Işlerimi de ona göre ayarlarım | I will set my business accordingly |
Başlangıç seviyesinden başlayarak günlük İngilizce konuşabilecek kadar (orta seviyeye kadar) almamız yeterli olacak | Starting from the initial level, it will be enough to speak everyday English (mid- level) |
Daha öz olduğunuz derslerden yola çıkarak | Based on the lessons that are more individual |
Tahmini ne kadar sürede orta seviyeye gelebiliriz? | Can you estimate how much time it takes us to to get to a medium level? |
Bizler gibi başlangıç seviyesinde sizden eğitim almış | We would like to be trained at the initial level |
Belirtmiştiniz | You have specified |
Var olması gereken her şey | There are always things that need to be |
Ben haftada 3 saat almak istiyorum | I want to get 3 hours per week |
Söylediklerini alternatif olarak değerlendireceğiz | We will consider what you said as an alternative |
Henüz karar vermedik | We have not decided yet |
Karar aşamasında bunları tekrar konuşuruz | We will talk about these again at the decision stage |
Vermiş olduğunuz bilgiler doğrultusunda tekrar değerlendireceğiz | Based on the information you have provided we will re-evaluate |
Olur bunun kararını henüz vermedik fakat öncesinde hakkında bilgi almak istedik | We have not decided but wanted to get information about this |
Karar verdiğimizde sana olumlu yada olumsuz bilgi vereceğim | When we have decided; we will give you either the affirmative or negative response |
Olumlu yada olumsuz sana mutlaka haber vereceğim | Positive or negative, I will give you the news |
Reschedule English lessons | |
Biz şu anda durdurmaya karar verdik | We decided to stop at the moment |
Bu hafta denetleme var rapor hazırlıyoruz o nedenle ders yapmayacağız | We are preparing audit reports this week so that's why we will not do the lesson. |
Yapmayacağız | I will not do it. |
Ders erteledi | The lesson is postponed |
Ders iptal oldu | The lesson is canceled |
Ders ertelemek lazım | I need to postpone the lesson |
Ders iptal olmak lazım | I need to cancel the lesson |
Erteleyelim bugünkü buluşmayı | Adjourn today's meeting |
Ofiste çalışabilirim yine | I may work at the office |
Keep in touch | |
Bir aksilik olmaz ise yetişirim | I'll let you know if there's a mishap. |
Görüşmek zor gözüküyor | It seems difficult to meet |
Aklıma bir fikir geldi | An idea came to my mind |
Cevap verir | He responds |
Olur mu diye soruyor? | Does he ask? |
Olur mu? | Is that okay? |
Olabilir miyim? | May I? |
O sana öğrenci bulur | He finds you students |
Tekrar ingilizce öğrenmek istersek seninle paylaşırız | We will contact you if we want to learn English again |
Yanlış anlaşıldı sanırım? | I think it was misunderstood? |
Kusura bakma | Excuse me |
Kusura bakmayın | Excuse me |
Özür dilerim | Sorry |
Üzgünüm | Sorry |
Maalesef | It's too bad |
Özür dilerim | Sorry |
Afedersin | Sorry |
Afedersiniz | Sorry |
Sorun değil | It's not a problem |
Problem yok | No problem |
Sakin ol | Calm down |
Rahat ol | Relax |
Üzülmeyin | Don't worry |
Öyleyse | Then |
Farketmez | It does not matter |
Tamamdır | It's OK |
Devam ediyor | It continues |
Özet olarak durum budur | In summary this is the case |
zevki mevki | position of enjoying |
esnek | flexible |
dürüst olmak | to be honest |
Thanks | |
Teşekkürler | Thanks |
Teşekkür ederim | Thank you |
Saç kesimin yakışmış | Your haircut suits you |
Saç kesimin güzel olmuş | Nice haircut |
İlgine teşekkürler | Thanks for your interest |